ÖNSÖZ

 

Sencer Şahin, içlerindeki makaleler ödev bilinci ve minnet duygusuyla kaleme alındıkları, ayrıca bilimsel bir yayının gereklerinden ziyade sipariş usulüyle derlendiklerinden armağan/anı kitaplarını tasvip etmez; kendisi için anı kitabı hazırlanmasını da asla benimsemeyeceğini çeşitli vesilelerle ve ısrarla dile getirirdi. Onun bu yöndeki kesin arzusuna rağmen, akademik kariyerimizin her aşamasını bir hattat titizliği ve özverisiyle şekillendiren hocamızın bu onuru en çok hak eden bilim insanlarından biri olduğu düşüncesi, 75. yaşını bir armağan kitabıyla kutlama ve bu sayede hepimiz üzerindeki emeklerinin karşılığını bir nebze olsun ödeyebilme cesareti verdi.
Hocamız sadece bilimsel faaliyetleriyle değil, aynı zamanda tavırlarıyla da erdemin timsali olmuştur hepimiz için. Onun hem iyi bir bilim insanı kimliğini hem de hayata karşı takındığı ahlaki tutumu şu dört kelime en iyi şekilde özetler: azim, sebat, sorgulama ve cesaret. Zira sadece bir bilim insanı kimliğiyle değil, ahlaklı bir birey olmanın gereğiyle de sorguluyor; ama daha önemlisi bu edimin sonunda ulaştığı doğruyu, bu doğru toplumsal belleğin genel kabul gören yargılarına ne kadar aykırı düşerse düşsün, korkusuzca dile getirmekten (profiteor) de çekinmiyordu. Bu yönü ve engin bilgi birikimiyle o hem gerçek bir vir doctus hem de gerçek bir professor idi. Bütün hayatını ise Anadolu’nun Eskiçağ Tarihini’nin araştırılmasına ve bu uğraşıyı kendisinden sonra da devam ettirecek kişilerin yetiştirilmesine adamıştı. Bu bakımdan anı kitabı için 'vir doctus Anatolicus' başlığının hocamızı tanımlayan en uygun ifade olacağını düşündük.
Bunun üzerine hocamızın akademik yaşamı boyunca şu ya da bu şekilde yolunun kesiştiği meslektaşlarından ve üzerinde emeği bulunan öğrencilerinden hazırlayacağımız armağan kitabını birer makaleyle desteklemelerini rica ettik. Pek çoğu bu ricamızı büyük bir nezaket ve içtenlikle kabul etti. Hocamızla bu kapsamda bir ilişki içinde olmamakla birlikte, ona karşı derin bir saygı besleyen çok sayıda bilim insanı da bu projede yer almak isteklerini dile getirdiler. Böylece makaleleriyle projemize destek olmak isteyen yazar sayısı 85’e ulaştı. Ayrıca pek çok yazarın, böyle bir proje için hiç de yadırganmayacak olan yoğun programları gerekçesiyle ek süre istemeleri çalışma takvimimizin beklenenden uzun sürmesine sebep oldu. Bu süre zarfında hocamızı uzun süredir savaştığı akciğer rahatsızlığına eklenen zatürreye bağlı olarak 16.10.2014 tarihinde beklenmedik bir şekilde kaybettik. Onuruna hazırlanmış olan bu kitabı artık göremeyecek olması bir yandan büyük üzüntümüz, ama öte yandan kendisi için bir anı kitabı istememek yönündeki arzusunun böylesine kederli bir şekilde de olsa gerçekleşmiş olması nedeniyle tesellimiz oldu.
Sonuç olarak başlangıçta 75. yaşı için armağan kitabı olarak planladığımız projemiz ne büyük bir yeis ki artık bir anı kitabı olarak basılacak. Bu kederli son, yoğun iş programı, taşınma, hastalık ve benzeri gibi geçerli gerekçelerle bu projeye makaleleriyle destek olamayacaklarını büyük bir üzüntüyle dile getiren, ama tabula gratulatoria’da mutlaka yer almak istediklerini ifade eden meslektaşlarımızın isteklerini gerçekleştirebilmeyi de imkansız kıldı.
Kurucusu olduğu Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü bünyesinde bundan yaklaşık 20 yıl önce ektiği epigrafi tohumunu, Türkiye’deki ilk öğrencileri arasında olma onurunu yaşadığımız hocamızın hangi güçlükler ve nasıl bir özveriyle yeşerttiğinin canlı tanıklarıyız. Artık yediveren bir ağaca serpilen bu tohumu onun en değerli bilimsel mirası addediyoruz. Bu ağacı kurutmamak ve taşlayacaklardan koruyabilmek yolunda en büyük rehberimiz gene hocamız: sorgulama iradesi, öğrenme azmi
ve sebatı, çalışma aşkı, yaşama tutkusu. Bir gününü dahi çalışmadan geçirmemiş olan hocamızın bizlere yadigarıdır çalışma aşkı. Biz Türklerin tatil yapmaya hakkımız olmadığını söyler, kendisi bir gün dahi tatil yapmazdı. Asistanlık dönemimizde yıllık izin almamızdan hiç hoşlanmazdı. Yine de şu veya bu nedenle yıllık izin kullanmamız gerektiğinde izin belgelerimizi imzalatmak için odasına çekine çekine ve topluca giderdik. Yeterince çalışmadığımızı düşündüğümüz günlerde öylesine derin bir suçluluk duyardık ki, bundan kurtulmak için birkaç gün uyumadan çalıştığımız olurdu. Ama salt öğrenmek ve bilmek yetmezdi, aynı zamanda bilgi üretmek ve bunun yöntemlerini mümkün olduğunca çok kişiye öğretmek de gerekliydi. "Bilmek, bildiklerinden yeni bilgi üretmek ve öğretmek" tıpkı bir virüs gibi bulaştırılmalıydı yeni kuşaklara. Bu kitabı makaleleriyle zenginleştiren çok sayıda genç bilim insanı bunun epidemik bir salgına dönüştüğünün kanıtıdır. Büyük bilim insanı, merhum hocamız Sencer Şahin, öğrettiklerin, yazdıkların ve hayata karşı takındığın tavır bu yolda en büyük rehberimiz. Başarılarınla ölümsüzler katında
olsan da anın hep kalbimizde, minnetle, sonsuz bir saygı ve sevgiyle…
Bu vesileyle, davetimizi nazik bir şekilde kabul edip katkıda bulundukları için tüm yazarlara; çalışmanın her aşamasında enerjisiyle hiç bir yardımı bizden esirgemeyen, ayrıca giriş yazısını kaleme alma ricamızı geri çevirmeyen Mustafa Adak’a; redaksiyon işlerindeki özverili çalışmalarıyla projemize büyük bir destek veren başta Erkan Taşdelen olmak üzere Hüseyin Uzunoğlu’na yürekten teşekkür ederiz.
Son olarak, böylesine kapsamlı bir eseri günümüz koşullarında rastlanmayacak bir yüce gönüllülükle hiçbir meblağ talep etmeden basmayı büyük bir özveriyle kabul eden Sabri Kabalcı ve Murat Ceyişakar’ın şahıslarında Kabalcı Yayınevi’ne teşekkürü bir borç biliriz.

 

Burak Takmer                                    Ebru N. Akdoğu Arca                                    Nuray Gökalp Özdil